26 Mayıs 2013 Pazar

Tahiti'nin Brezilya yolculuğu başlıyor


Tahiti Milli Takımı'nın 23 kişilik Konfederasyon Kupası kadrosu belli oldu. Takımın kayıp yıldızı Marama Vahirua beklenildiği gibi kadroda. Vahirua, 33 yaşında ilk kez milli takım forması giyecek. Tabi adama sorarlar bunca yıldır takım sayısız Dünya Kupası eleme maçı, OFC Uluslar Kupası maçı oynarken neredeydin diye. Geçen yıl oynanan ve Konfederasyon Kupası maçlarına eleme niteliği taşıyan Uluslar Kupası maçlarında bile kadroda değildi Vahirua. Herhalde büyük başarı sonucu Konfederasyon Kupası bileti gelince milliyetçiliği tuttu yıldız futbolcunun!

Nancy'de forma giyen Vahirua'nın haricinde bütün kadro Tahiti liginin son dört sezonunu şampiyon bitiren AS Dragon ve AS Tefana takımlarından. Tabi kadroda Vahirua haricindeki gerçek yıldızlara da dikkat çekmek gerekirse, Tehau sülalesinin ayağı top tutan tüm erkek bireylerinin kadroda kendine yer bulduğunu söylemek gerek. Jonathan, Lorenzo, Alvin ve Teaonui geçen yılki Uluslar Kupası'nda olduğu gibi Konfederasyon Kupası'nda da takımın önemli kozları olacak. 22 yaşındaki Steevy Chong Hue de takımın en golcü ismi. Genç gol makinesi, 22 milli maçta 11 gollük istatistiğini geliştirmeye bakacak. Kadronun tüm bireyleri şöyle:

Kaleciler:
Gilbert MERIEL
Mikaël ROCHE
Xavier SAMIN

Savunmacılar:
Rainui AROITA
Edson LEMAIRE
Teheivarii LUDIVION
Stéphane FAATIARAU
Vincent SIMON
Nicolas VALLAR
Yannick VERO
Tamatoa WAGEMANN

Orta saha oyuncuları:
Ricky AITAMAI
Stanley ATANI
Heimano BOUREBARE
Henri CAROINE
Alvin TEHAU
Jonathan TEHAU
Lorenzo TEHAU
Yoann TIHONI

Forvetler:
Steevy CHONG-HUE
Samuel HNANYINE
Teaonui TEHAU
Marama VAHIRUA


Takım, 27 Mayıs'ı 28 Mayıs'a bağlayan gece Brezilya öncesi kamp yapmak üzere Şili'ye doğru yola çıkacak. Santiago'da sekiz gün geçirecek Eddy Etaeta'nın talebeleri, 4 Haziran'da Şili 20 Yaş Altı Takımı ile bir dostluk maçı yapacak. 6 Haziran'da da Belo Horizonte'nin yolunu tutacak ekip, grupta oynayacağı ilk maç için hazır hâle gelmeye çalışacak. Tahiti'nin grupta maç programı şöyle:

Nijerya, 17 Haziran, Belo Horizonte
İspanya, 20 Haziran, Rio de Janeiro
Uruguay, 23 Haziran, Recife

Tehau Biraderler
Kaynak: ftf

25 Mayıs 2013 Cumartesi

#54



Cebelitarık'ın UEFA üyeliği hakkında çok şey söylenir. Defalarca geçici üye olarak kabul edilmeler, İspanya'nın muhalefeti sonucu defalarca reddedilmeler, tahkim kapılarını aşındırmalar... Sürecin kıyaslanacağı tek örnek Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığı sürecidir belki.

Ancak Cebelitarık bu işi gerçekten istedi. Gerçek bir milli takımdan hiçbir farkları olmadığını vurgulayacak her şeyi doğru yaptılar. Logo, forma, düzenli kadro, düzenli teknik kadro, davadaki haklılıklarını basına doğru yansıtma. Hatta bu süreçte politik açıdan aynı statüdeki Faroe Adaları ile dostluk maçı ayarlamaları bile çok stratejikti. Bütçeden taviz vermediler. İstanbul'da yaşayan bana, internetten basit bir testi çözmenin mükâfatı olarak postayla broşür bile yolladılar. Sonucunda da ezeli hısım İspanya ve Belarus (?) haricinde kimseden red oyu almadan birliğe kabul edildiler. Yani son dünya ve son iki Avrupa şampiyonu İspanya'nın artık gerçek bir rakibi mevcut!

UEFA, kurumsal açıdan diğer 53 üyesinden hiçbir eksiği olmayan yeni bir üye kazandı. Euro 2016 elemeleriyle başlanacak macerada sahadaki sonuçlardan çok fazla umutlu olmak belki yanlış olabilir. Daha iki yıl önce Ada Oyunları'nda mücadele eden bir takım için kıta sonuncusu San Marino'dan başka rekabet edilecek takım bulmak hayalcilik olabilir. Henüz uygun bir stadları bile yok ve elemeler için 8 bin kişilik yeni bir stad yapılacak. Üye sıfatıyla ilk dostluk maçlarının programları da belli oldu. Haziran takvimini pas geçecekler ancak Ağustos'ta (muhtemelen Andorra ile) bir maç olası. O zamana kadar da A Milli Takım 10 Temmuz'da Charlton Athletic ile, 19 Yaş Altı Takım da 16 Haziran'da Küba 20 Yaş Altı Takımı ile karşılaşacak.

Ancak Cebelitarık, mücadelenin en büyüğünü masa başında verdi. 1997'den beri süregelen süreç, 24 Mayıs'ta mutlu sona erdi. 1895'te kurulan ve dünyanın en eski altıncı futbol federasyonuna sahip olan Cebelitarık, bugünün UEFA, yarının da FIFA üyesi. Artık sahaya adım attıkları an bile politik engellemelere karşı oynadıkları maçı çoktan kazanmış olmanın gururuyla orada olacaklar. Darısı Katalunya'nın, Kosova'nın, kim bilir belki bir gün Kuzey Kıbrıs'ın başına...


23 Mayıs 2013 Perşembe

Tayland futbolunun umudu Buriram United



Tayland ekibi Buriram United, Asya Şampiyonlar Ligi İkinci Tur'unda Özbekistan'dan Bunyodkor'u geçerek çeyrek finale yükseldi ve adını devler arasına yazdırdı. Böylece, 2003'te BEC Tero Sasana'nın ardından ilk kez bir Tayland takımı Asya'nın Kupa 1'inde son sekize kalmayı başardı.

Turnuvaya ön elemelerde başlayan altı takımdan biri olan Buriram, bu turda Avustralya'nın Brisbane Roar takımını golsüz biten maçın ardından penaltılarla geçmişti. Seul FC, Jiangsu ve Vegalta Sendai ile aynı gruba düşüp ilk iki mücadelesi veren Buriram, son maçında üst tura çıkmayı garantileyen Seul'ü yenememiş, ancak ikincilik için yarıştığı Vegalta Sendai Çin ekibine kendi sahasında kaybedince tur Tayland temsilcisinin olmuştu. Grupta sadece bir maç kazanan Buriram, dört beraberlikte ikinci tur vizesini kapmıştı.

İkinci turda Özbekistan'ın güçlü Bunyodkor takımıyla eşleşen Buriram, içerideki ilk maçı 2-1 kazanmanın ardından en iyi bildiği şeyi yaptı ve Taşkent'teki rövanşı 0-0'a bağladı. Böylece Tayland futbolunun son yıllardaki en büyük başarısı gelmiş oldu.



Buriram United, 1996'dan beri organize edilen Tayland Premier Ligi'nde 2008 ve 2011'de olmak üzere iki şampiyonluk elde etti. 10 haftası geride kalan 2013 sezonundaysa lider Mouangthong United'ın gerisinde zirve takibini sürdürüyor.

Tayland'ın gururu Ziraat Bankası

2003'teki BEC Tero Sasana'dan beri Şampiyonlar Ligi son sekizinde Taylandlı olmadığını belirtmiştim. Her ne kadar Asya Şampiyonlar Ligi şimdiki statüsüne 2003'te geçmiş olsa da Tayland futbolunun önceki başarılarına da göz atmak gerek. 2000 yılında Sinthana son sekize kalma başarısını göstermişti.

Tayland futbolunun en parlak günleriyse 90'lı yılların ortalarında yaşanmıştı. Daha sonra ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle kapanmak zorunda kalan Tayland Ziraat Bankası, 1994 ve 1995'te Asya'nın en büyüğü oldu. Takım, başarılarının ardından 1986 ile 2000 yılları arasında düzenlenen ve UEFA ile CONBEMOL arasındaki Kıtalararası Kupa'ya alternatif olan Afro-Asya Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandı. Asya ve Afrika'nın en büyük iki ekibinin çift maçlı finalde karşılaşması üzerinden düzenlenen organizasyonda Ziraat Bankası, 1994'te Mısır'ın Zamalek takımını gol averajıyla geçerek o yıl Asya ve Afrika kıtalarındaki en iyi takım olduğunu kanıtladı. Bir sonraki yıl Tunus'un Esperance'ı karşısına çıkan takım bu sefer umduğunu bulamadı ve toplamda 4-1'lik skorla rakibine geçildi. Yine de iki Şampiyonlar Ligi, bir de Afro-Asya Kupası şampiyonluğu, o tarihlerde henüz bir profesyonel futbol ligi bile olmayan Tayland'dan bir takım için fena başarı olmasa gerek. Ziraat Bankası ile yaşanan Tayland futbolunun altın günlerine, Buriram United'ın erişip erişemeyeceğini hep birlikte göreceğiz.

Aşağıda, 7 Ekim 1995 tarihinde oynanan ve Esperance'ın Ziraat Bankası'nı 3-0 yendiği maçın görüntülerini bulabilirsiniz.

2 Mayıs 2013 Perşembe

Brezilya kulüplerinin gelir dağılımı



Tabloda Brezilya Serie A kulüplerinin yıllık gelir dağılımı var. "TV" yazan ilk sütun, içinde mobil cihazlar ve internetin de yer aldığı yayın hakları gelirleri. Merchandising ve pazarlama gelirleri ikinci sütunda. Bilet gelirleri üçüncü sütunda. Dördüncü sütun, ilk üç sütunun toplamını ifade ediyor.

Tabloda ilk göze çarpan yayın hakları gelirlerinin yüksekliği. Yani Avrupa'nın hemen her ülkesinde olan durum Brezilya'da da geçerli: Yayın hakları maalesef bir kulübün bağımlı olduğu en büyük kalem. Brezilya özelinde yayın gelirinin son üç yılda artış gösterdiğini de ekleyelim. Gelirlerin en ideal dağılımı, üç ana kalemin birbiriyle homojen şekilde paylaştırılmasıdır ancak bu duruma Brezilya'da da rastlayamıyoruz. Beş büyük lig  içinde İngiltere Premier Ligi ve İtalya Serie A bu alanda makasın en farklı olduğu ligler. Türkiye Süper Ligi de bu yolda emin adımlarla ilerliyor.

Listede ilk üç sıra geçen yılla aynı. Sadece Corinthians'ın Nike ile olan anlaşması, kulübün gelirlerinde bir artışa sebep olmuş durumda. Aynı zamanda Lucas'ın transferinin listeye dahil edilmediğini de ekleyelim. Şayet transfer hesaba katılsaydı, Sao Paulo listede ilk sırada yer alacaktı.

Brezilya'da kulüpler fena gelirler elde etmiyor. Ancak borçlarının oranının da yer aldığı bir tabloya erişsek sanırım durumun vahameti fena halde ön planda yer alacak.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Chelsea'nin mavisi varsa Tindastóll'ün beyazı var



UMF Tindastóll, İzlanda'nın küçük kulüplerinden biri. 1907'de kurulmuş olmalarına rağmen ülke futbolunun en üst kademesi Urvalsdeild'de mücadele ettikleri sezon adedi sınırlı. Bu yıl da ikinci kademeye tekabül eden 1. Deild Karla'da mücadele edecekler.

Geçtiğimiz haftalarda Chelsea kulübü, 2013-2014 sezonu forma tanıtımı için ilginç bir reklama imza atmıştı. Ana teması, "Formanın rengi mavi, gerisi teferruat" olan filmde Chelseali futbolcular mavi boyaya bulanıp minimalist bir bakış açısıyla yaklaşıp yeni formalarıyla alakalı önemli(!) bir ipucu vermişlerdi. Söz konusu reklam şuradan izlenebilir.

Bunu gören UMF Tindastóll de yeni formayla alakalı kendi taraftarlarının da fikir sahibi olması gerektiğini düşünecek olmalı ki benzer bir uygulamaya gitti. Üzerine boya boca edilen futbolcular bu sefer Ingvi Hrannar, Edvard Börkur ve Bjarni Smári oldu. Tabi bu sefer boyanın rengi mavi değil beyazdı. Tema aynı: Beyaz olsun da ne olursa olsun.

Şereftir seni sevmek Portland Timbers!



MLS'te tuttuğum takım Portland Timbers. Timbers'ı kendime takım olarak seçmemdeyse aslında pek çok sebep var.

NBA'de taraftarı olduğum Portland Trail Blazers'ın şehrinden gelmesi aslında başlı başına bir etmen. Taraftarlar da NBA'deki hemşehrilerini aratmayacak düzeyde ateşli ve fanatik. NBA'de iç saha-dış saha performansı arasında en büyük fark olan takımların başında Portland gelir. Aynı durum Timbers için de geçerli. NBA için Rose Garden neyse, MLS için de Jeld-Wen Field odur desek yanlış olmaz. Ligde meşale kullanan ender taraftarlardanlar. Hele Avrupa'da "benim" diyen taraftar gruplarının bile meşale kullanımının azaldığı içinden geçmekte olduğumuz şu günlerde kıymet-i harbiyeleri malum, taraftar grubu "Timbers Army'nin". Los Angeles Lakers'ın NBA'deki ezeli hasmı ve baş belası Portland'dır (Ah o 2000 Batı Finali Yedinci maç). MLS'te henüz benzeri bir rekabet yaratılmadı ancak Timbers MLS'e girer girmez Jeld-Wen'de LA Galaxy'yi üç golle yolcu etmesini bildi.

Peki ya bulundukları eyaletin Birleşik Devletler'in en güzel eyaleti olduğunu düşündüğüm Oregon, bulundukları şehrin de şairin vaat etmediği kadar gül barındıran "Güller Şehri" Portland olması? Ayrıca bir futbol takımına çok yakışan koyu yeşil-beyaz kombinasyonu renklere ve formalara sahip olmaları da harika. İkinci formalarının da dünyanın en özgün forma tasarımı olduğunu düşündüğüm Ajax modeli olması ne mutlu. Tüm bunların dışında, daha önce Amerikan alt liglerinde mücadeleleri olsa da MLS'e giriş yıllarının 2011 olması ve buna canlı canlı tanıklık etmek de ayrı güzel. Ayrıca takım gerçek bir underdog. İlk yılımızda Expansion Draft'le lige dahil olsak da play-off'u oldukça zorladık. Geçen yılsa dokuz takımlı Batı Konferansı'nda sekizinci olabildik, 34 maçın yalnızca sekizini kazanabilerek. Hatta ilk yılımızda Amerika Açık Kupası'nda beşinci lig takımı Cal FC'ye yenilerek elenmemiz de harika (!)

Tüm bu Portland Timbers'ı sevme sebeplerine bir yenisi de bugün eklendi. Hikayemizin başlangıcı için geçtiğimiz sonbahar aylarına uzanmamız gerek. The Green Machine isimli bir futbol takımında oynayan 8 yaşındaki Atticus, yaşadığı ağrılar sebebiyle takımdaki sezonunu tamamlayamamıştı. Doktorlara görünen ve tedaviye başlayan Atticus'a kanser olduğunu söylendi. Bunun üzerine Make-A-Wish Oregon adlı gönüllülük hizmeti veren kuruluş, genç futbolcu ve ailesiyle irtibata geçti. Atticus'un bir dileğini gerçekleştirmek için kollarını sıvayan gönüllüler genç futbolcudan bir seyahate çıkmak, bir bilgisayar sahibi olmak veya bir ünlüyle tanışmak gibi dilekler beklerken genç Atticus'un dileği farklı oldu: Hastalığı boyunca sürekli yanında olan takım arkadaşlarıyla birlikte profesyonel bir futbol takımına karşı sahaya çıkmak istiyordu.

The Green Machine ile Portland Timbers bugün yerel saatle sabah 11:30'da karşı karşıya gelecek. Üstelik takımın antrenman tesislerinde değil, bildiğimiz Jeld-Wen Field'da. Taraftar grubu Timbers Army de 100 kadar taraftarıyla stadyumda olacak. Timbers'ın bütün oyuncuları maçta yer alacak. Yani hocadan rotasyon bekleyenler, bu dileklerini sonraki maçlara saklasalar iyi ederler. Takımın bir sonraki maçı perşembe akşamı New England Revolution'a karşı. Atticus ve ailesi o maçı da yerinde izleyebilecek.

1980'den beri yaklaşık 250 bin dileği gerçekleştiren Make-A-Wish Derneği, şahsi kanaatimce dünyanın en iyi sivil toplum kuruluşlarının başında geliyor. Portland Timbers'ı sevebilmek için sahip olunan gerekçelere de her gün bir yenisi ekleniyor. Los Angeles Galaxy burnu büyüklüğüne karşı, seni sevmek ne güzel Timbers!