27 Eylül 2012 Perşembe

Kosova futbolunda kritik eşik


Kosova Milli Takımı içinde bulunduğumuz yılın başlarında FIFA üyesi ülkelerle özel maç yapabilme statüsüne erişse de gerek bu maçların oynanabilmesinde gerekse tam üye statüsü kazanılmasında belirsizlikler sürüyor.

Bugün Zürih'te başlayacak FIFA yönetim kurulu toplantısının gündeminde Kosova meselesi yok. Ancak yine de konunun masaya yatırılması kesin gibi.

2008 yılında Sırbistan'dan ayrılarak bağımsızlığını kazanan Kosova, 91 Birleşmiş Milletler ülkesi tarafından tanınsa da henüz BM'ye tam üye değil. BM üyeliği FIFA ve UEFA üyelikleri için gerekli şart olarak değerlendiriliyor. FIFA'nın, Kosova'ya kendi üyeleriyle özel maç oynama imkanı vermesi, UEFA'nın muhalefetine maruz kalmış ve o hak bir süreliğine fiilen askıya alınmıştı. Sırbistan'ın muhalefeti ve bu konu hakkında FIFA'ya itiraz başvurusunda bulunması, Kosova'nın durumunu muğlakta bırakan esas sebep. UEFA da bu konuda eski üyesinin yanında saf tutmuş, Birleşmiş Milletler üyeliği şartında diretmişti. Bu açıdan FIFA'nın UEFA'ya göre daha esnek şartlara sahip olduğu gerçeğini zorlanmadan görebiliriz. İçlerinde Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, İtalya gibi lobi gücü yüksek ülkelerin desteğine rağmen UEFA inadını sürdürmekte. Hatta 53 UEFA üyesinin 36'sı Kosova'nın bağımsızlığını tanıyan ülkeler. Cebelitarık konusundan ağzı yanan UEFA, Kosova'da yoğurdu üfleyerek yiyor.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Kosova Futbol Federasyonu Başkanı Fadıl Vokkri, bir imza kampanyası düzenledi ve Kosova ile köken bağı bulunan veya Kosova'nın girişimlerine destek veren 12 oyuncudan imza topladı. Vokkri'nin FIFA yönetim kurulu toplantısı öncesi bu girişimine destek veren oyuncular arasında halen İsviçre Milli Takımı'nın formasını giyen Xherdan Shaqiri, Valon Behrami ve Granit Xhaka ve Arnavutluk Milli Takımı'ndan Lorik Cana gibi isimler de bulunuyor.


İsviçre-Arnavutluk maçı


Başkan Vokkri, Sepp Blatter ve diğer üyelere yönelik yazdığı mektupta Kosova takımlarının hazırlık maçları oynayabilmesi gerektiğine yönelik düşüncesini tarihsel bağlarla gerekçelendirdi. Vokkri, "Biz sadece bizimle oynamak isteyen, yani Kosova'yı bağımsız bir ülke olarak tanıyan diğer ülkelerin kulüp ve milli takımlarına karşı dostluk maçları yapmak istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Kosova'nın UEFA ve FIFA'ya tam üye olup olamayacağına dair görüşü de sorulan Vokkri, "Bu yönde çalışmalarımız sürüyor. Fakat bunu tahmin etmek zor. UEFA ve FIFA'nın statülerinin aynı olmadığını görüyoruz. Başvurumuzu FIFA'ya gönderdik.  Kosova konusu Sepp Blatter'in aklında olacaktır." cevabını verdi.

Kosova Milli Takımı bundan önce altı maça çıkmıştı. 1993'te Arnavutluk'a 3-1 yenildiler. Daha sonraki dönemdeyse 2002 yılında Arnavutluk'u 1-0, 2005'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Futbol Federasyonu'nun kuruluşunun 50. yılının anısına düzenlenen turnuvada Sapmi'yi 4-1, 2006'da Monako'yu 7-1, 2007'de Türkiye'de oynanan maçta Suudi Arabistan'ı 1-0 ve 2010'da Neuchatel Xamax'ı 2-0 mağlup ettiler. Bu maçlardan mevcut statüyle ihtilaflı olarak değerlendirilebilecek tek maç Suudi Arabistan maçı ancak o maçın oynandığı tarihte Kosova bağımsız bir ülke değildi. Suudi Arabistan da zaten UEFA üyesi değil.

Kosova'da 1990'dan beri oynanan bağımsız bir lig var. Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti çatısı altında düzenlenen Kosova liginin başlangıç tarihiyse 1945 yılını gösteriyor. Yani Türkiye Süper Ligi'nin başlangıcından bile erken. Böylesi köklü bir futbol geçmişi bulunan, bugünkü dünya futbol piyasasına çok sayıda başarılı sporcu yetiştiren Kosova'nın durumu umarım bir an önce netlik kazanır. Ümit ediyorum ki Zürih'te bugün başlayan FIFA toplantısı Kosova futbolu için bir çağı kapatıp bir çağ açar, milat niteliği taşır.

23 Eylül 2012 Pazar

Abhazya sahaya çıkıyor



Abhazya Milli Takımı 25 Eylül Salı günü ilk milli maçına çıkacak. Sohum'da oynanacak maçta Abhazya'nın rakibi Dağlık Karabağ olacak.

Abhazya'nın futbol federasyonu 2007 yılında kuruldu. Kurucu başkan Leonid Dzapshba'nın ardından içinde bulunduğumuz yılın mart ayında başkanlık görevini devralan Jemal Gubaz, bu maçın organize edilmesinde en çok emek sarf edenlerin başında geliyor. 

Jemal Gubaz, eski bir Dinamo Sohum oyuncusu. Dinamo Sohum'un Abhazya futbol tarihinde önemi büyüktür. 1936 yılında kurulan kulüp yıllarca Sovyerler Birliği liginde Gürcistan'ı temsilen mücadele etti. 1990 yılında Gürcistan ligi kurulunca içlerinde Dinamo Tiflis'in de olduğu bütün Gürcü takımları kendi liglerinde oynamaya karar verdiler. Ancak Dinamo Sohum bunu reddetti ve çatırdama sinyalleri veren Sovyetler Birliği liginde oynamaya karar verdi. Bir yıl önce liglerin üçüncü kademesinde mücadele eden Dinamo Sohum, pek çok takımı ayrılması sebebiyle 1990 sezonunda ikinci kademede mücadele etti. Takım, 20 ekip içinde 12. oldu. 1991 yılında Sovyetler Birliği ligleri son kez düzenlendi ve Dinamo Sohum o sezonu 10. sırada bitirdi. Ligler dağıldıktan sonra bütün takımlar kendi ülkelerinin liglerinde mücadele etmeye başladı. İki yıl önce Gürcistan liginde yer almayı reddeden Dinamo Sohum'un kaderineyse kulübün kapısına kilit vurmak kaldı.


O Dinamo Sohum takımı daha sonra Gürcistan ve Rusya milli takımlarında mücadele edecek çok sayıda yıldız futbolcuyu yetiştirdi. Bu isimlerden biri de Temur Ketsbaia. Ketsbaia, Abhazya'nın Gali şehrinde doğdu. Gürcistan liginin kurulması sonrası Dinamo Tiflis'in yolunu tutan oyuncu, uzun yıllar Premier Lig'de Newcastle United ve Wolverhampton Wanderers formasını terlettti. Ketsbaia, Gürcistan futbolunun yetiştirdiği en önemli yıldızlardan biri olarak kabul ediliyor. Efsane isim şu sıralar Gürcistan Milli Takımı'nın teknik direktörlüğünü yapıyor.

Temur Ketsbaia
Dinamo Sohum sonrası dönem, Abhazya ve Sohum futbolunun fetret devrini temsil ediyor. Abhazya'nın Gürcistan'la olan iç savaşının ardından bağımsızlığını ilan etmesi sonrası, ülkede Gürcistan'dan ayrı sekiz takımlı yeni bir bağımsız futbol ligi kuruldu. O dönemler bir futbol federasyonu bile olmayan Abhazya'nın futboluna ilgi doğal olarak yoktu. Bugün federasyonları kurulu olsa bile süregelen futbol liginden uluslararası kamuoyunda kimsenin haberi yok desek yeridir. FIFA ve UEFA'ya bağlı olmamanın dezavantajını derinden yaşayan Abhazya futbolu, bu bağlamda KKTC ile ortak kaderi paylaşıyor. Bugün Abhazya Cumhuriyeti'ni hukuken tanıyan Rusya, Abhazya futbolunun gelişimi adına açılacak tek pencere olarak değerlendirilebilir. Belki bütün ligi Rusya liglerine entegre etmek doğru bir seçenek olmaz ancak 2010 yılında ligin ilk takımlarından olan Sohum kökenli Nart'ın Rusya liglerinde oynamak için sonuç alamadığı bir başvurusu söz konusuydu.

Jemal Gubaz'ın mart ayında federasyon başkanlığına gelmesi Abhazya futbolunu hareketlendirdi. Federasyon, Kosova ve Filistin milli takımlarıyla birer milli maç organize etmeyi planladı ve bu ülkelerle anlaşmaya varıldı. Ancak bu maçların oynanıp oynanmayacağı belirsiz. Çünkü Abhazya'nın, uluslararası arenada özel maç yapmak için FIFA'dan izni bulunmuyor. FIFA bu izni bu yılın içinde Kosova'ya verdi. Bu izin aynı zamanda FIFA'ya üyeliğin ilk adımı olarak değerlendiriliyor. 1988 yılında üyeliğe kabul edilen Faroe Adaları da benzer süreçlerden geçmişti. Politik olarak Kosova ile benzer statüde sayılabilecek Abhazya'nın FIFA üyeleriyle özel maç yapmak için dahi izne sahip olmaması şu aşamada bir çifte standart örneği olarak gözüküyor. Kosova, Birleşmiş Mileltler'den 91 ülke tarafından tanınıyor. Abhazya'yı tanıyan ülke adedi ise 6. Devlet statüsü bağlamında aralarında herhangi bir fark bulunmayan bu iki ülkeyi birbirinden ayıran yegane unsur bu tanıyan ülke adedi olarak gözüküyor. Ancak uluslararası hukukta bu farklılığın anlam ve önemi geçerli olmasa gerek. Kosova'nın yaptığı başvurunun aynısını eski başkan Dzapshba geçtiğimiz yıl FIFA'ya yapmıştı. Ancak bu başvurudan henüz sonuç alınamadı. Açıkçası Abhazya bu konuda fazla ümitli olmasa yeridir. Çünkü Cebelitarık'ın yıllardan beri süregelen adaylık süreci, İngiltere'nin desteğine rağmen bir türlü nihayete etmiyor. Cebelitarık'ın durumunda İspanya'nın muhalefetinin ve lobi gücünün payı büyük. Her ne kadar İspanya kadar etkin bir konumda olmasa da Gürcistan'ın FIFA üyesi bir ülke olması, Abhazya için şu aşamada en büyük engel olarak gözüküyor. Kosova'nın Abhazya ile oynaması planlanan maç da gerçekleşmezse bunun en büyük sebebi FIFA'nın aba altından gösterdiği sopası olacaktır. 

Abhazya - Kuban Krasnodar maçı
Abhazya - Kuban Krasnodar maçı














Akibeti belirsiz Kosova ve Filistin maçlarının dışında Abhazya milli takımı denebilecek bir takım bu yılın 23 Haziran tarihinde Rusya Premier Lig takımlarından Kuban Krasnodar'ın genç takımıyla bir özel maç yaptı.  Maç için oyuncuların çoğu Abhazya liginden seçildi, ancak Rusya'nın güçlü takımlarından Luch Energiya Vladivostok takımından iki, Volga Nizhni Novgorod'dan da bir oyuncu bu maçta Abhazya forması giydi. Hatta bir de ilginç not, Rusya Kadın Milli takımının kalecisi Elvira Todua, maçın son dakikalarında Abhazya kalesini korudu. Maçı Abhazya 2-1 kazandı. Ancak bu maç, rakibin bir milli takım olmaması sebebiyle bir milli maç olarak değerlendirilemez.

Elvira Todua

İlk milli maç, yazının başında da belirttiğim gibi 25 Eylül tarihinde Dağlık Karabağ'a karşı oynanacak. 22 Ekim'de de Dağlık Karabağ'ın Stepanakert şehrinde bir rövanş maçı oynanacak. Dağlık Karabağ takımı da henüz çok yeni bir oluşum. İlk milli maçları Abhazya'ya karşı oynanacak. Takımın bütçesi Ermenistan devleti tarafından sağlanıyor.Takım da Ermenistan'daki ikinci milli takım olarak değerlendiriliyor. Dağlık Karabağlılar bu maçı tek bir bayrak altında yer alıp, milli marşın söylenebileceği bir fırsat olarak görüyor. Uluslararası arenada tanınabilmenin ilk adımının futbol olduğu görüşündeler. Dağlık Karabağ'daki savaşın ardından UEFA'nın yaptırımları gerekçesiyle Ermenistan'daki müsabakalar dahil hiçbir maça çıkamamışlardı. Ancak şimdi Abhazya'nın ardından Güney Osetya, Transdinyester, Kosova ve Tibet milli takımlarıyla da maç yapma planları söz konusu. 


Salı günü Sohum'da oynanacak maçın sonucu ne olur bilinmez. Ancak Avrupa ve dünyanın genelinde futbol topunun sahibi olup istediğini oynatan Platini ve Blatter'e karşı, salı günkü maçta taraflar sahaya şüphesiz kendi toplarıyla çıkacak.

22 Eylül 2012 Cumartesi

2013-2014 Şampiyonlar Ligi'nin ilk takımı: Fimleikafélag Hafnarfjarðar



İzlanda Birinci Ligi Urvalsdeild'de 2012 sezonunun şampiyonu Hafnarfjörður şehrinin takımı olanFimleikafélag Hafnarfjarðar veya kısa adıyla FH veya bildiğimiz İddaa adıyla Hafnarfjördur oldu. Böylece FH, her İzlandik şampiyonun olduğu gibi bu sene de bir sonraki sezonun Şampiyonlar Ligi'ne ilk biletini elde eden takım oldu. Bu kategoride İzlanda'nın 10 ayrı rakibi mevcut.  Çünkü UEFA'ya bağlı 53 federasyondan 11'i yaz ligi uyguluyor. Bu ülkeler İsveç, Norveç, Finlandiya, İrlanda, Letonya, Litvanya, Estonya, Belarus, Kazakistan, Faroe Adaları ve İzlanda. 2011 yılında Rusya uzun bir sezon oynayarak fikstürünü kışa çevirdi. Bu yıl da daha önce yaz ligi uygulayan Ermenistan, milli takımın ve kulüp takımlarının kıtasal maçlar oynanırken daha iyi bir formda olmaları gerekçesiyle fikstürünü kışa çevirdi. Kulüpler düzeyinde Ermenistan tarihi boyunca eylülü görebildi mi emin değilim ancak milli takımlar seviyesinde sadece Euro 2012 elemelerindeki çıkışlarından dolayı bu kararı almışlarsa, ya ciddi bir yanlışın eşiğindeler ya da aşağıdan harika bir Ermenistan jenerasyonu geliyor (Mkhitaryan?). Ermenistan'ın bu fikstür değişimi, ligin de sadece 8 takımdan oluşmasından hareketle, bu sezon tam altı devrelik (42'şer maç) bir ligin oynanmasına sebep oluyor. Ermenistan'da bu kararın alındığı aynı toplantıda, ligdeki takımlara yabancı kaleciyi yasaklayan bir kararın çıktığını da parantez içinde vurgulayalım.

Fikstürünü kışa çevirmek konusunda Ermenistan veya Rusya kadar şanslı olamayan ülkelerin başında da elbette İzlanda geliyor. Takımları kıtasal maçlara hazır tutmak gibi bir bahaneyle maçların kışın oynatılması adada ciddi sorunlara yol açabilir çünkü sağda gördüğünüz fotoğraf bu yılın eylül ayının ilk günlerinde çekildi. İzlanda'nın kuzeyini etkisi altına alan kar fırtınası, adada son 17 yılın en düşük sıcaklıklarına sebep oldu. Tüm bunlar olurken, tamamı ülkenin güneyinde yer alan futbol ligi takımlarının maçları etkilenmedi ancak yine de FH işi sıkı tutup 16 Eylül'de işi bitirdi. Ligde yer alan takımların tamamı güneydeki başkent Reykjavik'e en fazla bir saat mesafede yer alıyor. Tabi ana karadan ayrı bir ada olan Vestmannæjar'ın takımı IBV'yi bundan ayrı tutabiliriz. 


Ligin de 22 maçlık olması sebebiyle yaz ligleri arasında en erken biten genelde Urvalsdeild oluyor. Ancak FH'nin bitime üç hafta kala elde ettiği şampiyonluk bir rekor olabilir. Çünkü 2012-2013 Şampiyonlar Ligi'nin grup maçları henüz başlamadan, 2013-2014 sezonunun katılımcılarından ilki bu şekilde belli oldu. 





Geçtiğimiz hafta sonu FH, deplasmanda Stjarnan ile 2-2 berabere kalırken, en yakın takipçisi KR kendi sahasında Breiðablik'ten dört yedi ve yarıştan çekildi. Böylece FH, iki yıl aradan sonra yeniden kupaya ulaştı. KR, ülkedeki Reykjavik ağırlığını temsil eden, ligde en çok sezon mücadele eden, 1912'deki ilk şampiyonluğu kazanan  takımdır. Formasında beş yıldız yer alan tek takımdır. Başarı onlar için bir ihtiyaçtır. Ancak genelde lige yavaş tempoyla başlayıp sonradan açılan FH, bu sezon işi sıkı tutunca KR'nin kaderine de İzlanda Kupası'nı kazandığı için Europa Lig bileti düşecek. Bu sezon her iki maçta da FH'yi mağlup etmelerine rağmen son altı maçta sadece tek galibiyet elde edebilmeleri onları yarışın dışında bıraktı. Ligde şampiyonun ilan edildiği haftadan bu yana bir hafta daha oynandı. Beş puan aralığında seyrede ikinci IBV ile altıncı Akranes iki ve üçüncü sırayı elde edip Europa Lig bileti kapma peşinde. Sonuncu Grindavik ligden düştü. Ligden düşen diğer takım olmamak içinse Selfoss ve Fram arasında inanılmaz bir rekabet var. Her iki takım da an itibarıyla 21 puanda. Selfoss'un Stjarnan ve Akranes'le, Fram'ın da Akranes ve IBV ile maçları var. Lige bu sezon yükselen ancak en köklü takımlardan biri olan Akranes ligden düşen takımın kaderini belirleyecek gibi. IBV de geçtiğimiz haftanın başında teknik direktör değişikliğine gitti. Magnus Gylfasyni'nin görevden ayrılmasının ardından sürpriz bir isim Hermann Hreiðarsson göreve getirildi. 89 kez İzlanda A Milli Takımı'nın formasını giyen 38 yaşındaki Hreiðarsson yaz başından beri Portsmouth ile denemelere çıkıyor, kulüpte bir forma kapmaya çalışıyordu. İzlanda tarihinin en önemli isimlerinden biri olan oyuncu IBV'de futbola başlamıştı.





FH'nin ilki 2004 yılında olmak üzere altı şampiyonluğu bulunuyor. 2004 yılı garip gelebilir çünkü İzlanda ligi 1912'den beri oynanıyor. Kulüp 1929 yılında kurulsa da ilk zamanlar jimnastik üzerine yoğunlaşmıştı. Daha sonra hentbola yönelen kulüp bu sporda tam 25 şampiyonluk kazandı. Ülkedeki en popüler takım sporu olan hentbolda (2008 Pekin Olimpiyatları'nda erkekler hentbolda İzlanda'nın gümüş madalya kazandığını hatırlatalım) ülkenin lokomotifi haline gelen FH, yeni yüzyılda futbola yöneldi ve son dokuz sezonun altısını şampiyon tamamlayarak bu alanda da rüştünü ispatladı. Kulübün müzesinde ilki 2007'de olmak üzere iki İzlanda Kupası ve ilki 2002'de olmak üzere beş de İzlanda Lig Kupası yer alıyor.

1975 yılında ilk kez Urvaldeild'e çıkma başarısı gösteren FH, esasen çoğu İzlanda kulübüne göre geç olgunlaşmış yapıda. KR Reykjavik'in 25, Valur'un 20, Fram ve Akranes'in 18'er şampiyonlukları bulunuyor. En üst seviyede toplam 31 sezon geçiren FH, ilk Avrupa biletini de 1989 sezonunda elde etti ve 1990-1991 UEFA Kupası'nda mücadele etti. İlk maçında iç sahada Dundee United'a 3-1 kaybeden takım, deplasmanda da 2-2 berabere kalarak ilk Avurpa macerasını ilk turdan noktaladı. Devamında 94-95'te Linfield'a, 95-96'da Glenavon'a ilk turda elenen FH, 1995 sezonunda aynı zamanda küme düştü.

Tam beş sezon ikinci ligde mücadele eden kulüp 2001'de yeniden ait olduğu lige döndü ve gelir gelmez ligi üçüncü sırada bitirerek Inter Toto Kupası biletini aldı. Makedonya'nın Cementarnica 55 takımıyla eşleşen FH, deplasmanda oynadığı ilk maçı 3-1 kazandı, içerideki kaçı 2-1 kaybetti ve adını bir üst tura yazdırdı. Bu turdaysa zorlu Villarreal karşısında deplasmanda alınan 2-0 mağlubiyet sonrası iç sahada 2-2 berabere kalınsa da turu geçen Villarreal oldu. Başarısın geçen 2002 sezonunun ardından FH, Urvalsdeid'de 2003 sezonunu ikinci sırada tamamlayınca bir sonraki sezonun UEFA Kupası'na bileti elde etmeyi başardı.

Dunfermline - FH maçı
Avrupa'da eylül ayı

2004-2005 UEFA Kupası'nda FH, Avrupa tarihinin en başarılı günlerini yaşadı diyebiliriz. 1. Eleme Turu'ndan başlayan FH, Galler'in Haverfordwest Country takımını 1-0 ve 3-1'lik iki galibiyetle eledikten sonra Dundermline Athletic ile eşleşti. Hafnarfjördur'da oynanan ilk maçta alınan 2-2'lik skor İskoç temsilcisinin işine yarıyordu. Deplasmanda oynanan maçtan Dunfermline 1-0 öne geçince turun kapısını aralamıştı. FH 83. dakikada golü bulsa da bu gol üst tur için yeterli olmayacaktı. Ancak maçın duraklama anlarında sahneye çıkan Danimarkalı Tommy Nielsen golü bulmayı başardı ve FH Hafnarfjördur'u UEFA Kupası'nın 1. turuna gönderdi. O turda eşleşilen güçlü Allemania Aachen İzlanda'daki maçı 5-1 kazanıp işi çabuk bitirdi ancak FH'nın o sezon ulaştığı UEFA Kupası 1. turu, bir daha hiçbir İzlanda takımı tarafından ulaşılamadı, eylül ayı bir daha hiçbir İzlanda takımı tarafından görülemedi. O sezonun böyle bir önemi vardır.

Avrupa'da bu işleri başaran FH, tarihindeki ilk İzlanda Ligi şampiyonluğuna da 2004 yılında sadece tek mağlubiyetle erişmiş oluyordu. Takım ertesi yıl Şampiyonlar Ligi 1. Ön Eleme Turu'nda Azerbaycan'ın Neftçi takımına 2-0 ve 2-1 yenilerek havlu attı. Bundan önce beş kez Şampiyonlar Ligi'ne katılan FH, ilk katılımında Neftçi'ye boyun eğmesine rağmen, sonraki arka arkaya üç sezonunda da ilk eleme turundaki rakiplerini geçmeyi başardı. 2005 yılında ligde alınan 16 galibiyet, 2 mağlubiyetli, alınacak 54 puanın 48'inin alındığı rekor puanla biten sezonun ardından katılınan 2006-07 Şampiyonlar Ligi'nde FH, Estonya'nın TMVK Tallinn takımı deplasmanda 3-2 yenip, içeride 1-1 berabere kalarak adını 2. ön eleme turuna yazdırdı. Ancak bu turda güçlü Legia Varşova iki maçta da gol yemeyerek İzlanda temsilcisine duvar oldu. Bir sonraki sezonda da dost ve kardeş ülke Faroe Adaları'nın HB Torshavn takımını geçmeyi başaran FH, 2. ön elemede Bate Borisov'a tosladı. Bir sonraki sezon UEFA Kupasına katılan FH, ilk ön elemede Lüksemburg'un Grevenmacher takımını iki maçta sekiz gol atarak geçtikten sonra ikinci ön elemede Aston Villa ile eşleşti. İlk maçta kendi sahasında 4-1 kaybedip nakavt olan FH, Villa Park'ta 1-1 berabere kalarak prestij ve ülke puanı kazandı.

Aston Villa maçında Gareth Barry'nin golü

Mucizenin adı FH

2008'de FH, mucizevi bir şampiyonluğa imza attı. Ligin son iki haftasına girilirken Keflavik, en yakın takipçisi FH'nin maç fazlasıyla sekiz puan önündeydi. Keflavik'e göre sondan bir önceki, FH'ye göre iki önceki hafta oynanan FH-Keflavik maçında ev sahibi FH maçın ikinci yarısında 2-0 öne geçse de Keflavik, 77 ve 81. dakikada attığı gollerle skoru 2-2'ye taşıdı. Beraberlik, Keflavik'in rakibinin sahasında şampiyonluğu kutlamasına sebep olacaktı. Ancak 90. dakikada sahneye çıkan Björnsson golü attı ve Hafnarfjördur'u 3-2'lik galibiyete taşıdı. Erteleme maçında Breidablik'i 3-0 yenerken zorlanmadılar. Buna rağmen son maçlara girilirken, Keflavik rakibinin iki puan önünde yer alıyordu. Son maçta Keflavik yenerse şampiyondu. Keflavik berabere kalırsa FH'nin en az iki farklı galip gelmesi gerekiyordu. FH, iddiasız Fylkir ile karşılaşrıken, Keflavik kendi sahasında UEFA bileti alabilmek için kazanması şart olan Fram'ı ağırlıyordu. Ancak yine de şampiyonluk için ağır favorilerdi. Maçların ilk yarıları golsüz geçildi. 54. dakikada Keflavik bir de gol atıp öne geçince Reykjavik semalarında şampiyonluk şarkıları söylenmeye başlamıştı. Aynı dakikada FH cephesinden de bir gol gelse de bu bir şeyi değiştirmeyecekti. Ancak ne olduysa geri kalan dakikalarda oldu ve Fram 67 ve 79. dakikalarda Ormarsson ve Hjalmar'ın attığı gollerle 2-1 öne geçti. FH cevphesinden de skorun 2-0'a geldiği haberi Reykjavik'e varmıştı. 2-1 geriye düşen Keflavik'in maçının duraklama dakikaları 16 dakika sürdü mü bilinmez. Ancak kendisine gereken beraberlik golünü bir türlü bulamayan Keflavik, son 2.5 haftasına 8 puan farkla önde girdiği ligde şampiyon olamayarak ayrı bir rekora imza attı o sezon. Son şampiyonlukları 1973 yılındaydı.

Destansı 2008 sezonunun ardından katılınan Şampiyonlar Ligi serüvenleri hep rüyadan uyandıran tatsız saat alarmı kıvamında etki bıraktı.  2009-10'da Aktobe, 2010-11'de Bate Borisov FH'nin Şampiyonlar Ligi hayallerine mani oldular. Son iki sezonda UEFA Kupası'nda mücadele eden FH, geçen sezon Nacional Madeira'ya yol verdi. Bu sezon da ilk turda Lihtenştayn'ın Eschen Mauren takımı geçilse de ikinci ön elemede eşleşilen AIK'e karşı deplasmanda alınan 1-1'lik skorun avantajı iç sahada korunamadı ve 1-0'lık mağlubiyetle Avrupa defteri kapatıldı.

Gylfi Sigurðsson

FH, altyapı anlamında ülkenin fakir takımlarından biri olarak değerlendirilebilir, ancak bu durumda geç olgunlaşmış bir futbol geçmişine sahip olması önemli bir etmen. Arnar, Bjarni ve David Viðarsson kardeşler kulübün milli takıma gönderdiği önemli üç isim olarak gözüküyor. Şu anda Göteborg'da forma giyen Hjöltur Logi Valðarsson, 2011 Avrupa U21 Futbol Şampiyonası'na katılan İzlanda takımının bir üyesiydi. Ancak FH'nin en önemli lejyoneri şüphesiz bu yaz Tottenham'a transfer olan Gylfi Sigurðsson. Sigurðsson, gelmiş geçmiş en büyük İzlandalı futbolculardan biri olarak kabul edilen Valur kökenli Eidur Gudjonssen kadar büyük potansiyel vaat ediyor. Tabi Gudjonssen'in adının anmışken İzlanda tarihinin önemli lejyonerlerine selam durmadan da olmaz. 50'li yıllarda Arsenal, Milan ve Nancy formasını giymiş Albert Gudmunsddson'un İzlanda Futbol Federasyonu binasının önünde heykeli mevcut. Stuttgart'ta kaptanlık yapmış Asgeir Sigurvinsson, Anderlecht ve Bordeuax'da oynamış Arnour Gudjohnsen ve tabii ki Stuttgart, Hertha ve Beşiktaş formalarını terletmiş Eyjolfur Sverisson. 

Avrupa serüvenine dönecek olursak, Inter Toto Kupası'yla da birlikte bundan önce toplam 20 Avrupa eşleşmesinde mücadele eden FH, bunların yedisinde turu geçmeyi başardı. Şampiyonlar Ligi'nde ise toplam yedi eşleşme yapıldı ve ikisinde tur geçildi. Yani beş sezonun ikisinde tur geçildi. Ülke olarak da bakacak olursak son beş sezondur Şampiyonlar Ligi elemelerinde tek bir tur dahi geçilemiyor. Adadan anakaraya ayak basılan sezonların çoğunda, bilhassa söz konusu Şampiyonlar Ligi'yse şanssızlıklar İzlanda takımlarının peşini bırakmadı. 2012'da 53 UEFA üyesi içinde 36. sırada bulunan İzlanda ligi, bu sezonun başında 41. sıraya kadar geriledi. Bu iki sıra arasında Avrupa'ya gönderilen takımlar açısından herhangi bir fark yok ancak 48. sıraya düşülürse Şampiyonlar Ligi'ne 1. ön elemeden, yani en zayıf altı takımın katıldığı ve maçlarını haziran ayında oynadığı turdan başlama ihtimali doğacak. 48. Malta ile arada 2.541 puan gibi ufak bir fark bulunsa da arada yer alan çok sayıda ülke bu tehlikeyi şimdilik uzaklaştırıyor.

2012 şampiyonluğunun geldiği Stjarnan maçı - Fotbolti.net

Her ne kadar Reykjavik'in bir banliyösü olarak değerlendirilse de Hafnarfjördur şehir merkezinin dışında yer alan bir yerleşim birimi. Aralıksız 101 sezonu geride kalan ligde Reykjavik takımları, elde ettikleri 68 şampiyonlukla adeta hükümranlık kurmuş durumdalar. 90'lı yıllardaki Akranes fırtınası son yıllarda durmuş gözüküyor. İki yıl önce Kopavagur'dan çıkan Breidablik'in sürpriz tek şampiyonluğunu da saymazsak, bugün İzlanda'da futbol rüzgarının yönü tamamen Hafnarfjördur'u gösteriyor. Önümüzdeki yaz da ikinci ön elemeden katılacakları Şampiyonlar Ligi'nde seri başı olmayacaklar. Ancak kim bilir, belki bir gün şansları yaver gider ve gruplara bile kalabilirler

2012 şampiyonluğunun geldiği Stjarnan maçı sonrası - Fotbolti.net


13 Eylül 2012 Perşembe

0.07 puanla gelen beşinci torba



2014 FIFA Dünya Kupası'nın elemeleri dünyanın geri kalanı için çoktan başladı ancak tembelliğim sebebiyle olan ve bitenlere fazla değinemedim. Ancak eski kıtamızda 2014'e gidecek 13 bileti belirleme serüveni 7 Eylül itibarıyla başladı. Faroe Adaları için bu elemelerin ayrı bir önemi var çünkü takım tarihinde ilk kez bir Dünya Kupası elemesinde son torbada yer almıyor. 

Daha önce elemeleri altı torba üzerinden belirlenen Euro 96'da da beşinci torbada bulunma başarısı göstermişlerdi. (Ki tarihlerinde katıldıkları ikinci Avrupa Şampiyonası elemeleri olduğunu hatırlatalım. Aynı elemede yine beşinci torbada bulunan bir diğer ülke de tahmin edin kimdi(!)) O zaman son torbadan gelen San Marino'yu iki maçta da rahat geçen Faroe Adaları, bulunduğu torbanın hakkını vermişti. O tarihten bu yana Faroe Adaları bir daha torba atlama başarısını gösteremedi. Ta ki 2014 Dünya Kupası elemelerine kadar. 


Dünya Kupası elemelerinde grup torbaları FIFA sıralamasına göre belirleniyor. Avrupa Şampiyonası elemelerinde ise son üç turnuvada alınan neticelerin belirli bir ortalamasına başvuruluyor. 2014 öncesi son eleme olan Euro 2012 elemelerinde Faroe Adaları, UEFA'nın belirlediği özel katsayıya göre tam anlamıyla dibe vurarak 53 UEFA üyesi içinde 51. sırada kaldı. Bu durumda elbette oynanan 12 maçta sıfır çekilen Euro 2008 elemelerinin de payı büyüktü. Ancak işin içine FIFA sıralaması girince işler biraz değişmişti. 2014 kurasının çekileceği 2011'in temmuz ayında Faroe Adaları o ay açıklanan FIFA sıralamasına göre 112. sırada gösterildi. Faroe Adaları enteresan şekilde bu sırayı o zamanlar rahmetli Gary Speed'in çalıştırdığı Galler ile paylaşıyordu. Puanlar "neredeyse" aynıydı. Ancak FIFA'nın belirlediği listede üst basamakta gözüken ülke Galler'di. Çünkü FIFA, sıralamasını belirlerken elde edilen puanların virgülden sonrasını hesaba katmıyordu. Şayet puanlar eşitse, ülkelerin kendi database'ine kayıtlı olduğu ID numaralarından küçük olanı otomatikman üste yerleştiriyordu. Torbalar arası geçiş gibi bir mühim bir hadise söz konusu olmasa çok da dikkat çekmeyecek bu durum, Danimarka'da üniversite okuyan bir Faroeli, Jakub Emil Hansen'in dikkatini çekti. Faroe Adaları'nın Euro 2012 elemelerinde aldığı Estonya galibiyetinin ardından kalemi kağıdı önüne alan Hansen FIFA'nın kendi sıralamasını belirlerken başvurduğu formülü uyguladı. Elde ettiği sonuç ilginçti. 273.412987 puana sahip olan Galler, 273.4821429 puanlı Faroe Adaları'nın 0,0691559 puan gerisinde kalıyordu. Edgar'ın blogundaki hesaplamalar da Hansen'i teyit etti. Bunun üzerine harekete geçen genç Faroeli FIFA ile, Faroe Adaları Futbol Federasyonu ile ve ülke medyasıyla kontağa geçmeye çalıştı, ancak sadece Roland Waag Dam isimli gazeteciden dönüş aldı. Ülkede yaratılan kamuoyu sonrasında Teknik Direktör Brian Kerr'in devreye girmesiyle FIFA ile irtibate geçildi. FIFA da yapılan hesaplamaları doğru buldu ve bir bildiri yayımlayarak hatasını düzeltti, Faroe Adaları'nı Galler'in üzerine çıkardı. Bu süreçte Galler, bir dostluk maçı ayarlayıp FIFA sıralamasında son sırada bulunan Amerikan Samoası'nı bile mağlup etse üst torbada yer alacaktı. Daha önce FIFA'nın 2008 yılında Çek Cumhuriyeti, Portekiz ve Fransa'yı sıralarken benzer bir hataya düştüğünü de belirtirsek, bundan böyle her ülkenin kendi sıralamasını bir kez daha kontrol etmesinin önemle rica olunduğu uyarısını da bu hikayeden çıkaracağımız ders olarak kulaklara küpe ederiz. 

FIFA, kurada Faroe Adaları ile Galler'i aynı gruba düşürerek ortamın bayağı şenlenmesine sebep olabilirdi ancak Faroe'nin kaderine son torbadan Kazakistan çıktı. Başkent Torshavn ile Astana arasının 4630 kilometre olduğu hesaba katılırsa, yolculuğun maliyeti de göz önünde bulundurulduğunda Faroe Adaları Futbol Federasyonu FIFA'ya yaptığı torba başvurusu için pişmanlık duymuş mudur bilinmez. Belki de bu durum FIFA'nın, kendi işine karışmaya cüret eden bu küçük ülkeyi cezalandırarak haritadan yer beğendirme girişimiydi, kimbilir. FIFA'ya güven kalmadığını bir üstteki paragrafta belirtmiştik en nihayetinde. Sen misin FIFA'ya kafa tutan (!)


Avrupa kıtası eleme gruplarının belirlenmesinde FIFA sıralamasının kullanılması ilginç grupların çıkmasına da sebep oldu. Euro 2012 elemelerinde UEFA'nın katsayısına göre üçüncü torbada yer alan Norveç, 2014 elemelerine birinci torbadan girmeye hak kazandı ve Slovenya, İsviçre, Arnavutluk, Güney Kıbrıs ve İzlanda'dan oluşan lokum grubun halay başı oldu. Euro 2012'de beşinci torbadaki Karadağ'ın 2014'te ikinci torbanın ikinci sırasına kadar yükselmesi takdire şayan. Romanya'nın ikiden dörde düşmesi ve az önce hikayesinden bahsettiğimiz Galler'in dörtten altıya düşmesi de bir o kadar dramatik. Ancak tabi sıralamaların farklı puan türleriyle belirlendiğini ve bu tespitlerin eğlence olsun diye yapıldığını belirtelim. 



Lars Olsen


Brezilya yolunda Faroe Adaları C Grubunda Kazakistan dışında Almanya, İsveç, İrlanda ve Avusturya ile eşleşti. 7 Eylül'de ilk maçını deplasmanda Almanya ile oynayan Faroe pek bir varlık gösteremeyip 3-0 yenildi. Daha önce de herhangi bir birinci torba takımına karşı içeride veya dışarıda beraberlik dahi alamamışlardı. Ancak son dönemde birinci torba takımlarına karşı ciddi direnişler söz konusu. Bundan önceki her iki eleme grubunda da birinci torba takımlarına karşı (Fransa ve İtalya) iç sahada oynanan maçlar sadece 1-0 kaybedildi. Hatta Euro 2008 elemelerinde Torshavn'da oynanan başka bir İtalya maçında gol bile bulundu, maç 2-1 kaybedildi. 10 Eylül 2013'te panzerleri zorlu bir Faroe Adaları deplasmanı bekleyebilir. Teknik Direktör Lars Olsen, Almanya maçı için kadroya yurt dışında oynayan yedi isim davet etti ve bunların altısına ilk 11'de şans verdi. Manchester City kadrosundaki Gunnar Nielsen, maçta önemli Almanya ataklarını durdurarak klasını konuşturdu. Yolu bir ara Newcastle United'dan geçmiş Joan Edmundsson da 84 dakika ter döktü. Euro 92'de şampiyon olan Danimarka takımının kaptanlığını yapan, bir dönem Trabzonspor'da da top koşturan ve daha önce Odense ve Randers gibi önemli takımları çalıştıran tecrübeli teknik direktör Lars Olsen, bu maçın kadrosunu hazırlarken ağustos ayında oynanan İzlanda karşılaşmasının kadrosundan sadece üç oyuncuyu değiştirdi. Hatta ilk 11'de de sadece yakında torunları sevmeye başlayabilecek olan 42 yaşındaki kaleci Mikkelsen yerine Nielsen'i oynatıp geri kalan 10 oyuncuya dokunmayarak istikrara verdiği önemin altını çizdi. Bu seviyedeki bir takım için çok önemli bir tutum. Aynı zamanda Olsen, kadroya U-21 takımından Viljormur Davidsen, Rogvi Holm, Gilli Sorensen, Kaj Leo Bartalstovu ve Karl Lokin'i de davet edip milli takım atmosferini solumalarını sağladı. Söz konusu oyuncular 2011 Avrupa U21 Futbol Şampiyonası elemelerinde Faroe Adaları'na grupta tam 11 puan kazandıran takımın üyeleriydi. O takım aynı zamanda Rusya'yı 1-0 yenmeyi başarmıştı. Rusya o grupta sadece Faroe Adaları'na ve lider Romanya'ya yenilmişti.


 


Ekim ayında iç sahada İsveç ve İrlanda ile karşılaşacaklar. Bu iki maçtan alınacak toplam bir puan kaydadeğer bir kazanç olur. Daha sonra Avusturya maçı var ki, Avusturya'nın Faroe Adaları tarihindeki yeri ve önemi büyüktür. Her ne kadar son dönemde çıkış içerisinde olsa da hatta kulüpler düzeyinde inanılmaz sonuçlar alsalar da Kazakistan maçlarını da boş geçmemeyi hedefleyen Faroe Adaları'nın bu gruptaki mantıklı hedefi 4-6 aralığında bir puan ve sıra olarak da beşincilik olmalı. 50 bin kişinin yaşadığı bir ülkenin 82 milyonluk Almanya'ya deplasmanda kafa tutmasını beklemiyorduk. Öngörülenden daha yukarıda bir başarı elde etmeleriyse gerçekten mucizevi olur. En fazla 50 bin nüfusa sahip ülkelerden dünyanın en güçlü milli takımı Faroe Adaları desek yanlış olmaz. Okyanusun ortasında bulunmaları sebebiyle coğrafi komşularının olmamasının getirdiği dezavantajı da ekleyelim.


3-0 kaybedilen Almanya maçının ardından Faroe Adaları taraftarları