13 Ekim 2012 Cumartesi

Euroleague 2012-2013 Preview


"Bu yazı ilk olarak 11.10.2012 tarihinde Habervesaire.com'da yayımlanmıştır"


Euroleague'e güçlü giren temsilcilerimizden Beşiktaş Top 16'yı hedeflerken; Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes gözünü Final Four'a dikti.

Avrupa'nın en büyük basketbol organizasyonu Euroleague bugün perdelerini açıyor. Kıtanın en iyi 24 takımı mayısta Londra'da düzenlenecek Final Four'da yer alabilmek için büyük gayret sarf edecek. Normal sezonda CSKA, Barcelona gibi büyük takımları yenebilme ihtimali hemen tüm takımlar için motivasyon unsuru olurken, geçen sezonki Olimpiakos mucizesi diğer takımlara da yol gösterici olacak. Heyecanın, gerilimin ve coşkunun eksik olmayacağı bir Euroleague sezonu bizleri bekliyor. Kupaya aday gösterilen ekiplerin arasında, yepyeni kadrosuyla Fenerbahçe Ülker de var.

Bu yıl ULEB'in Euroleague'de yaptığı en önemli değişikliklerden biri maç günleri oldu. Yıllardır çarşamba ve perşembe günleri oynanan maçlar bu sezon itibarıyla perşembe ve cumaya alındı. ULEB yönetimi geçtiğimiz sezon ligin ürettiği finansal değerden son derece memnundu. Alınan bu kararla Euroleague'in marka değeri anlamında rakiplerinden biri sayılacak Şampiyonlar Ligi ile gün çakışmasının önüne geçildi. Bu da daha çok reyting ve daha çok gelir demek.

Reyting ve gelirleri arttırmanın yollarından bir diğeriyse oynanan maç sayısını arttırmak. ULEB bunu da düşündü ve bu sezon itibarıyla TOP 16 maçlarını 14 maçlık fikstüre çevirdi. Yeni statüye göre ilk tur maçlarının geçilmesinin ardından ikinci tura kalan 16 takım, sekizerli iki gruba bölünecek ve ilk dört sırayı alan takımlar çeyrek finale kalacak. Karar, mali anlamda olumlu bir hamle olarak değerlendirilebilir. Sportif anlamdaysa başarılı olanı ayırt etmede daha adil bir sistem olarak görünüyor. Artık kazara kaybedilen tek maçlar o kadar da can sıkmayacak.

Aynı şehirden dördüncü Türk giremedi..

Ülkemizde Euroleague hareketliliği yaz aylarının başında başlamıştı. İtalya'nın Virtus Roma takımının A lisansını kaybetmesinin ardından Galatasaray Medical Park “wild card” için önemli adaylardan biri haline gelmişti. Geçtiğimiz sezon Euroleague'de gösterdiği başarının ardından bu lisansın Galatasaray'a verilmesi için ülkece kamuoyu oluştursak da lisans hak ettiği gibi Roma ile aynı ülkenin takımı Emporio Armani Milano'ya verildi. Kaldı ki Valencia gibi başarılı bir takım veya Unics Kazan gibi Tataristan pazarının önemli müşterisi olacak takımlar dururken, aynı ülkeden ve hatta aynı şehirden dördüncü takımı Euroleague'e almak abes olacaktı.

Sonuç olarak bu sezon Euroleague'i Türkiye'den üç takım temsil edecek:  Fenerbahçe Ülker, Anadolu Efes ve Beşiktaş. Temsilcilerimizin transfer sezonu hareketlilikleri de son yıllarda bizim için "hüsranla" eş anlamlı hale gelen Euroleague'i iple çekmemiz için ayrı bir anlam ifade ediyor.

Avrupa’da sezonun en iyi transferi:  Bo McCalebb

Avrupa'da mevsimin transfer şampiyonu şüphesiz Fenerbahçe Ülker. Euroleague'in zirveye oynayan bütün takımlarının güç kaybettiği bu transfer sezonundan sarı lacivertliler tarihinin en büyük vurgununu yaparak çıktı. Başarısız geçen sezonun ardından coach ile birlikte takımın birçok oyuncusuyla yollarını ayıran Fenerbahçe Ülker'in yaptığı en büyük transfer Avrupa'nın en iyi iki skorer oyun kurucusundan biri olarak kabul edilen Bo McCalebb.

Oyun kurucu rotasyonunda Ukic-Jerrels ikilisinin vadesini doldurmasıyla bu bölgeye Euroleague sayı kralı Bo McCalebb ve Eurocup asist krallığı beşincisi Barış Ermiş'i katan Fenerbahçe Ülker iyi bir hücum takımı potansiyeli sunuyor. Bu da Spahija'nın Fenerbahçe Ülker'e aşıladığı savunma takımı kimliğinin kağıt üstünde terk edilmesi gerek. (Boston Celtics ile oynanan son hazırlık maçında 80 topun 34'ünü Bo McCalebb kullandı.) Fenerbahçe maçlarında 80 sayılar rahatlıkla geçilecektir. Pota altında, takımda kalan Oğuz Savaş Kaya Peker ikilisinin yanına David Andersen, Mike Batiste ve İlkan Karaman eklendi. Basketbolda başarının anahtarı olan iyi birer bir ve beş numaraya sahip olan sarı lacivertliler, forvet mevkisine de takımdan ayrılan Marko Tomas'ın yerine de olabilecek en iyi isimlerden Romain Sato'yu kattılar. Sato ve Ömer'in savunmaya katacakları dinamizm ile birlikte, Bogdanovic'in gerektiğinde sorumluluk alarak skor üretebilecek durumda olması forvette Fenerbahçe'yi güçlü kılıyor.

Pianigiani ile Final Four hedefi

Tüm bunları yeterli görmeyen yönetim, Milano'dan tanıdığımız J.R. Bremer'i de kadroya kattı ve arka alanı iyice sağlama aldı. Takımın başına da adı Siena ile özdeşleşmiş, Simone Pianigiani getirildi ve hedefin Final Four olduğunun altı çizildi. Takımı çalıştıracak coach'un daha önce Final Four tecrübesi yaşamış olması, Türk kulüplerinin coach tercihinde yıllarca yaptıkları hatalardan ders aldıklarını gösterir nitelikte.

Ülkemizin bahis şirketi İddaa'ya göre de takım Final Four için en büyük dört favoriden biri olarak gösteriliyor. Kendi tarihinin en güçlü kadrosunu kuran, belki de Euroleague'in bu sezonki en iyi kadrosuna sahip olan Fenerbahçe Ülker adına en büyük soru işareti uyum sorunu olacak. Sezon öncesi hazırlık maçlarından "şova yönelik" olanları (CSKA ve Boston) kazanıp, performans beklenenleri (Buducnost ve Dinamo Sassari) kaybettiler.

Türkiye Kupası'nda da Galatasaray mağlubiyeti ufak bir uyarı oldu. Uyum sorununu atlatır ve özellikle sezonun ilerleyen safhalarında formun zirvesine ulaşırlarsa Final Four'un en ciddi adaylarından biri Fenerbahçe Ülker olur. Temsilcimiz adına şu an için tek temennimiz sakatlık sorunu yaşamamaları. Pianigiani'nin Siena dışında ne yapacağının belirsizliği, adında bile mutabakat sağlanamayan Fenerbahçe Ülker Sports Arena'ya takımın alışamamış olması, Mirsad'ın yokluğu gibi etmenler de sarı lacivertliler adına handikap oluşturabilir.

A Grubu’nun diğerleri

İlk tur grubunda Obradovic ile yollarını ayıran Panathinaikos, Rudy Fernandez'i transfer ederek kadrosunu güçlendiren Real Madrid, geçtiğimiz yılın Eurocup şampiyonu Khimki, genç oyuncularla kendini kanıtlamak isteyen Union Olimpija ve play-off'tan gelen İtalya'nın köklü takımı Cantu ile karşılaşacaklar.

Euroleague normal sezonunun varoluş amacı, Euroleague'e katılmayı hak eden ve etmeyen takımları ayırt edebilmektir. Gerçek Euroleague mücadelesi Top 16'da başlar. Top 16 kurasına olabilecek en iyi sırada girebilmek için ilk tur grubunda elde edilecek sıralama büyük önem taşır. Fenerbahçe Ülker'in bu grupta hedefi ilk ikide yer almak olmalı.

Obradovic'in yıllarca çalıştırdığı Panathinaikos ile yollarını ayırması ve Yunanistan'daki ekonomik krizin bütçede daralmaya yol açması yeşilleri bir anda favorilerin dışında bırakıyor. Yunan takımları benzer bütçe kısıtlamasına geçen sezon da gitmişti ancak coach faktörüyle gemileri limana yanaştırabilmişlerdi. Bu sezon her iki Yunan takımının da işi gerçekten çok zor. Real Madrid yıllardır hasret kaldığı şampiyonluğa bu sezon ulaşmak istiyor. Coach Pablo Laso'nun hareketli oyun planını yerine getirecek oyuncular kadroda mevcut. Sergio Llull'un dinamizmine eşlik edecek Rudy Fernandez ve Marcus Slaughter takıma katıldı. Kadrodan önemli bir oyuncu kaybedilmedi. Bu sezonki en büyük kozlarıysa geleceğin Hidayet Türkoğlu'su Nikola Mirotic olacak. Takım beklenildiği gibi Final Four bileti elde ederse, Mirotic ligin MVP'si olabilir.

Fenerbahçe Ülker'in kendi sahasında oynayacağı Khimki maçında bir kazaya kurban gitmemesi çok önemli. Geçmişe baktığımızda Eurocup'ı kazanarak Euroleague'e katılan takımlar mutlaka ilk turu geçtiler. Khimki de altı takım içinde dörde girmek için en ciddi adaylardan biri. Kupa kazanan kadrosunu muhafaza eden, oturmuş yapıdaki Khimki Fenerbahçe Ülker'e bir ilk gün sürprizi yaparsa kimse şaşırmasın. Yeni salonuna rağmen başarıya hasret ve aç olan, Slovenya basketbolunun lokomotifi Union Olimpija da maddi durumunun elverdiği ölçüde bir kadro kurmaya çalıştı. Bu sezon Olimpija'da gözler genç oyuncular Sasu Salin ve Klemen Prepelic'te olacak. Euroleague'in kendi sahasında muhteşem oynayıp salonu rakibe dar eden, deplasmandaysa varlık gösteremeyen takımı Cantu, play-off maçlarını kendi salonunda oynamanın avantajıyla adını bir kez daha Euroleague'e yazdırdı. Cantu deplasmanında kaybetmeyen takım, grupta ilk iki için bir adım öne geçecektir.

C Grubu: Anadolu Efes favori 


Anadolu Efes, Euroleague'in en köklü takımlarından biri olarak kabul edilse de taraftarları son dönemde başarıya hasret yıllar geçirdi. Lacivert beyazlıların son üç sezonda galibiyet-mağlubiyet sayıları 19'a 29. Takım, son altı sezonun tamamına Final Four parolasıyla girdi, hiçbirinde çeyrek finale bile hiç kalamadı. Bu sezonların hiçbirinde galibiyet sayısı mağlubiyet sayısını geçemedi. İşin kötüsü bir zamanlar Avrupa'nın en zorlu deplasmanlarından kabul edilen İstanbul'da Efes kolayca maç kaybetmeye başladı, alışkanlığını yitirdi.

Sistem takımı olarak bildiğimiz Anadolu Efes, son beş sezonda yedi farklı coach'un yönetimine emanet edildi. Bütçeyle birlikte transfer harcamalarının da hoyratça arttığı, takımın kısır döngü içinde çırpındığı bu dönemde başvurulabilecek tek bir adres vardı; o da eski dost Oktay Mahmuti.

Mahmuti, altı yıl önce bıraktığından çok farklı bir Efes ile karşı karşıya. Köprünün altından akan sular takımın adını bile alıp götürdü. Görevi için "enkaz devraldı" yakıştırmasını yapmak haksızlık olur. Geçtiğimiz yaz rekor harcamayla kurulan kadronun iskeletine dokunulmadı. Geçen sezon yokluğu fazlaca hissedilen sorumluluk alıp skor üretebilecek, patlayıcı özelliği olan oyuncu, İsrail'den bulundu ve Maccabi Tel Aviv'de harika bir sezon geçiren Jordan Farmar takıma katıldı. NBA'de vasat bir kariyere sahip Farmar, Maccabi performansını bir sezon daha sürdürebilecek mi, merak konusu. Yine de Sasha Vujacic ile Lakers dönemine dayanan uyumları Farmar için olumlu bir veri.

Tarence Kinsey'nin NBA'e gitmesiyle doğan boşluk Galatasaray'dan Jamon Gordon ile dolduruldu. Böylece kısa rotasyonunda Vujacic-Gordon ve Sinan Güler'den oluşan birbirini tamamlayan bir rotasyon oluştu. Bu isimlere Karşıyaka'dan transfer edilen Birkan Batuk'u da eklemeliyiz. Hazırlık ve Türkiye Kupası maçlarında önemli süreler alan Birkan, Mahmuti'nin Euroleague rotasyonunda da kendisine yer bulacaktır.

Oyun kurucu pozisyonunda Kerem Tunçeri hâlâ çok ağır bassa da, Jordan Farmar bu sezon ondan önemli oranda rol çalacaktır. Bilhassa Tunçeri'nin sakatlık nedeniyle sahadan uzak olacağı sezonun ilk 10 gününde. Geçen sezona göre ne kadar büyük bir ilerleme kaydettiğini milli takımın Avrupa Şampiyonası eleme maçlarında gördüğümüz Doğuş Balbay da yönettiği takımlara iyi savunma yaptırmasıyla meşhur Oktay Mahmuti'nin önemli kozlarından biri olacak.

Geçtiğimiz sezon uzunlarından çok canı yanan Anadolu Efes, Savanovic-Barac-Kerem Gönlüm-Batista-Ermal beşlisine dokunmadı ve bu isimlerin yanına Semih Erden'i kattı. Ancak Batista her an ayrılabilir. Ermal'inse rotasyona ne kadar dahil edileceği şüpheli. Geri kalan dört uzun formda olursa, Anadolu Efes Euroleague'in en kaliteli uzun rotasyonlarından birine sahip olur.

Takım her ne kadar kağıt üstünde büyük başarı vaat etse de Efes taraftarı bu filmi son yıllarda defalarca izlemişti. Kadronun potansiyelini düşündüğümüzde hedefin Final Four'dan aşağısı olmaması gerekse de Efes taraftarı son yılların getirdiği alışkanlıkla Final Four demeden önce dilini ısırıyor. Yıllardır çeyrek final bile görememiş olan takım bu sezon büyük bir başarıya imza atar ve Londra'daki Final Four'a kalabilirse, bu başarıdaki ana etmenlerden biri iskeleti korunan kadro yapısı, diğeri de Oktay Mahmuti faktörü olacak.

Lacivert beyazlılar üçüncü torbadan girdikleri ilk tur kura çekiminde ilk iki torbadan Olimpiakos ve Caja Laboral'i çektiler ve ligin en kolay grubuna düştüler. Son Euroleague şampiyonu Olimpiakos coach Dusan Ivkovic'i kaybetti. Şampiyon takımın önemli unsurları kadroda tutulsa da Marko Keselj ve Andrea Glyniadakis kayıpları dikkat çekici. Efes'in Pire temsilcisiyle geçen sezondan kapatılmayı bekleyen bir hesabı da var: Olimpiakos'un aksine geçen sezon ilk tur grubundan çıkamayan Caja Laboral, kabuk değiştiren ekiplerden. Yıllarca Caja Laboral hücumunu inşa etmiş Prigioni-Teletovic uyumu artık yok. Ayrılan bu iki ismin yerine Galatasaray'dan hatırladığımız Taylor Rochestie ve Tibor Pleiss takviyesi yapıldı. Bu sezonki yeni Euroleague sisteminde ne kadar ileri gidebilirler bilinmez ancak geçen sezonun hırsıyla can yakmaya çalışacakları kesin.

Grubun bir diğer iddialı takımı Zalgiris Kaunas bu sezon lige son yılların en iddialı kadrolarından biriyle giriyor. İki Lavrinovic'i de takıma katan Litvanya temsilcisi, kısalarda da Lafayette, Popovic, Kaukenas ve Kalnietis gibi çabuk ve atletik isimlere sahip. Coach Joan Plaza bu takıma savunma yaptırmayı başarabilirse, Zalgiris Kaunas bu sezonun flaş takımı olabilir. "Wild card" ile organizasyona dahil olan Emporio Armani Milano son yıllarda kurduğu rüya takımı bu yaz bozdu. Anadolu Efes'in geçmekte zorluk çekmediği takımlardan olan Milano, temsilcimizin ilk hafta deplasmanda karşılaşacağı rakibi olacak. Grubun son torba ekibi Cedevita Zagreb ise kendi sahasına sürpriz galibiyet arayıp, adından söz ettirmek isteyecek. Üst tur için şansları bu zayıf grupta bile yok denecek kadar az.


Beşiktaş’lı D Grubu

Son 12 ayda bir peri masalına imza atan siyah beyazlılarda, sezon bittikten sonra oyuncusundan coach'una, sponsorundan yönetimine herkesin bir anda yok olmasıyla rüyadan yataktan düşerek uyanılmıştı. Son anda yönetim tarafından kulübe tahsis edilen 5 milyon 500 bin euro'luk bütçeyle baştan aşağı yeni bir takım kurulacaktı. Erman Kunter, Euroleague seviyesinde son derece mütevazi kalan bu rakamı en iyi şekilde kullanabilecek coach'lardan biri şüphesiz.

Kunter'in takımın başına getirilmesinin ne kadar isabetli bir karar olduğu alınan oyuncuların özgeçmişlerinden anlaşılıyor. Yüksek tempolu bir oyun anlayışını takıma katmak isteyen Kunter, oyun kurucu olarak Curtis Jerrels ve Tutku Açık'ı transfer etti. Kısa forvet pozisyonuna alınan Vladimir Dasic, kariyerinde beklediği sıçramayı bir türlü yapamayan isimlerden. Oyuncu bu yaz tüm maçlarını kazanan Karadağ Milli Takımı'nın en skorer ismiydi. Aynı mevkiye alınan Patrick Christopher da geçen sezon Cholet'nin en skorer ikinci ismiydi. Damir Markota'nın Hırvatistan Milli Takımı'ndaki skorer rolü, Randal Falker'ın Cholet'deki enerjisi Kunter'in aklındaki tempolu, mücadeleci oyunun izdüşümü gibi.

Geçtiğimiz sezonki kadrodan sadece Serhat Çetin, Barış Hersek ve Can Akın tutuldu. Gelen oyuncularsa ya kariyerinde istediği noktaya bir türlü çıkamayıp ikinci şansını arayan ve Euroleague'de oynama etiketini kullanacak oyuncular ya da sıfırdan bir hikayeye başlama hevesindeki isimler. Bu sezonun Beşiktaş'ı da bizlere bir kez daha başka türlü bir hikaye anlatmaya hazır.

Siyah beyazlıların grubu kendileri adına son derece uygun. İlk iki torbadan gelen CSKA Moskova ve Barcelona ligin en değerli iki takımı olarak değerlendirilebilir. Her ne kadar Kirilenko ve Shved'in ayrılmasıyla CSKA geçen sezonki kadar rüya takım hüviyetini yitirse de takımın başına Ettore Messina getirildi. Barcelona'da da Vazquez, Perovic ve N'Dong'un ayrılmasıyla bir kabuk değişimi yaşanıyor. Ancak bu iki takım da bir kez daha şampiyonluğun en büyük adayları. Grupta ilk ikiyi kimseye kaptıracaklarını düşünmüyorum. Beşiktaş'ın hedefi de zaten grubun ilk ikisi değil.

Temsilcimiz Partizan, Lietuvos Rytas ve Brose Baskets takımlarıyla üç ve dördüncü sıra mücadelesi verecek. Beşiktaş'ın renktaşı Partizan sezona 23,1 yaş ortalamalı bir takımla giriyor. Bu onları 2010-2011 sezonunu sıfır galibiyetle bitiren Cibona takımının ardından Euroleague tarihinin en genç takımı yapıyor. Belgrad seyircisi bile bu sefer onları kurtaramayacak gibi. Brose Baskets takımı son iki sezonda hep son saniye basketleriyle Top 16 vizesini kaçırdı. Bu sezona girerken de kadrolarının en önemli dört oyuncusunu kaybettiler. Beşiktaş ile şansları eşit olarak görülebilir. Nispeten oturmuş kadro, zorlu deplasman ve Euroleague tecrübesi avantajıyla Lietuvos Rytas bu takımlar arasında öne çıkıyor. Ancak başka bir grupta olsalardı onların da korkulu rüya görmesi çok muhtemel olurdu. Grubun tepesinde denk iki gücün, grubun aşağısında da denk dört gücün mücadelesinde hangi takımlar hedeflerine ulaşacak göreceğiz. Fikstürde de şanslı bir gidişatı olan Beşiktaş'ın gruba iç sahada Partizan maçıyla başlayıp grubu iç sahada Lietuvos Rytas ile bitirmesi temsilcimize ufak bir avantaj katıyor. Siyah beyazlıların bu gruptan çıkıp Top 16’ya kalabilmesi en mantıklı hedef olarak gözüküyor.

Belirsizlikler yumağı: B Grubu

Gerek zirvesinin belirsizliği, gerekse ilk dört için tahmin yapmanın zorluğuyla Euroleague'in en karmaşık grubu ödülünü B Grubu fazlasıyla hak ediyor. Bütün Euroleague'in en zorlu deplasmanlarından ikisi bu grupta: Montepaschi Siena ve Maccabi Tel Aviv.

Yıllarca aşina olduğumuz ve artık bir çırpıda sayabilecek hale geldiğimiz Siena kadrosu, bu sezon dağıldı. Son altı sezonda İtalya ligini şampiyon bitiren takım, geçtiğimiz sezon Euroleague çeyrek finalinde Olimpiakos'a takılınca değişimin sinyalleri gelmeye başlamıştı. Yaşlı kadronun artık gelecek vaat etmemesi ve oluşan mental yorgunluk, revizyonu kaçınılmaz kılıyordu. Carraretto, Ress ve Moss dışında neredeyse bütün takımı, coach dahil baştan yarattılar. Bu sezon için en ciddi soru işaretlerinden biri temeli Ergin Ataman döneminde atılan Siena ekolünün Avrupa basketbolunun itici güçlerinden biri olmaya devam edip etmeyeceği.

David Blatt'in Maccabi'si de sezona gerçek anlamda oyun kurucusuz giriyor. Geçtiğimiz sezon bütün Maccabi hücumlarının önemli bir kısmında rolü olan Keith Langford bu sezon yok. Avrupa basketbolunun efsanelerinden David Blu da basketbolu bıraktı. Oyun kurucu olarak alınan Ricky Hickman ve Moran Roth'un Avrupa'da hiç tecrübesi yok. David Blatt ya bu iki isimden herhangi birine fazlsıyla güveniyor ya da takıma yeni katılan ve birinci görevi oyun kuruculuk olmayan David Logan'a anahtarlar teslim edilecek. Bunu izleyip göreceğiz.

Üç yıl aradan sonra Euroleague'e dönüş yapan Alba Berlin, her sezon Euroleague'e katılmalarına rağmen hiçbir sezon ciddi bir başarı elde edemeyen ancak kötü sonuçlar da almayan Unicaja ve Prokom ile Fransa şampiyon Elan Chalon, bu grupta işleri karıştıracak diğer takımlar. Euroleague'in B Grubu'nda olacakları şimdiden kestirmek oldukça zor.

Son olarak Euroleague'in "devotion" öncesi eski jenerik müziğiyle kapatalım. Efes Pilsen'in Final Four yaptığı zamanın müziği. Yine benzeri bir sezon olması dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder