28 Ekim 2012 Pazar

Euroleague Panorama, 3. Hafta

Joan Plaza

Haftanın Takımı: Zalgiris Kaunas

C Grubu'nun underdog'u olacaklarını öngördüğüm Zalgiris Kaunas, ciddi ciddi grup liderliğine doğru ilerliyor.    Üç maç sonunda yedikleri sayı ortalaması 64.7. Bu sene potanın önüne otobüs çeken Barcelona'nın ardından (56.3) bu alanda ikinci sıradalar. Maç başına attıkları 82 sayı da gerçekten inanılmaz ama bu sezon Euroleague'de çok sayı atmak yeni moda olduğu için bu çok da göze batmıyor. Adamlar üç maçta yüzde 42 ile üçlük atmış ve bu arka planda kalıyor. İkinci maçta Caja Laboral'i Caja Laboral'de devirmişlerdi. Avrupa turnelerinin ikinci ayağı Pire'de de tam 18 sayılık vurgun yaptılar. Son şampiyon Olimpiakos'u tam 22 (yirmi iki) top kaybına zorladılar (Spanoulis'in altı top kaybıyla nasıl 20 index reyting aldığı hâlâ bilinmezliğini koruyor.) Oyun kurucu pozisyonunda Marco Popovic ile Oliver Lafayette'i, uzunda da Darjus Lavrinovic'i bulunduran Zalgiris, eski dostlar kıraathanesi tadında ancak takımda Kaukenas, İbrahim Jaaber gibi delici adamlar, Lavrinovic'lerin ötekisi gibi atıcı uzunlar, Tremmel Darden gibi son yedi sezonunu yedi farklı takımda geçirmiş seyyahlar olduğu sürece sırtları kolay kolay yere gelmez. Koç Joan Plaza böyle savunma yaptırdığı sürece ve Başkan Romanov Plaza'yı sakallarını kesmediği için kovmadığı sürece ikinci sekizli grupta ilk dördü zorlarlar. Fikstürün ikinci bölümünde grubun üç büyüğüyle içeride oynayacaklarını da ekleyelim. Haftanın değil ilk üç haftanın takımı Zalgiris Kaunas.

Haftanın Adamı: Nemanja Bjelica - Caja Laboral @ Emporio Armani Milano  (20 sayı, 9 rib, 1 asist, 1 top çalma, 25 index)

Belki de haftanın maçında Caja Laboral deplasmanda Milano'yu devirirken çok zorlandı. Başından sonuna başa baş giden maçın son çeyreğinde Bask ekibinin bulduğu 30 sayı galibiyeti getirdi. Üçüncü çeyrekte Nocioni omzundan sakatlanıp çıkmış, Oleson da faulleri beşlemişken, birinin çıkıp gemiyi limana yanaştırması gerekiyordu, o isim de Bjelica oldu. Son çeyreğin en kritik anlarında attığı yedi sayı galibiyeti getirdi. Zaten hafta boyunca mide ağrısından muzdarip olan Bjelica'nın attığı 20 sayının yanına 9 da ribaud eklemesi Milano'nun ipini çekti, Laboral' üçüncü maçta birinci galibiyeti getirdi. Hem de deplasmanda. Haftaya ritmini bulmuş Anadolu Efes'i ağırlayacaklar ve Milano'ya kaybetmiş Laboral orada da takılsaydı 0-4'lük bir başlangıç hasıl olacaktı. Bu yüzden Bjelica, -tabii ki 30 indexli San Emeterio ile birlikte- haftanın adamı oldu. Sayıda ve ribaundda kariyer rekorları kıran Sırp uzun, Kızılyıldız'daki son senesine göz kırpıyor.

Haftanın Savunmacısı: Manuchar Markoishvili - Cantu vs. Khimki (6 sayı, 4 rib, 4 asist, 3 top çalma, 9 index)

Cantu'nun son yıllardaki çıkışında kendilerini var eden esas prensip iyi savunma yapabilmeleriydi. Bu sezon Union Olimpija ve Panathinaikos'a karşı oynanan ilk iki maçta bu özelliklerinden eser yoktu. Ancak son üç sezonda Cantu savunmasının bel kemğini teşkil eden Gürcü oyuncu bu maçta sahneye çıktı. Cantu, hücum takımı diye bildiğimiz Khimki'yi 54 sayıda tutarken, başrolde Markoishvili'nin baskılı dış savunması vardı. Khimki'nin 19'da dört üçlük atmasında önemli rol oynadı. Ribaundlara de katkı verdi ve bu alanda Cantu rakibine 40-26'lık üstünlük kurdu. Markoishvili ile birlikte Aradori ve Leunen de böyle oynamaya devam ederlerse haftaya deplasmanda karşılaşacakları Real Madrid'e onu şaşırtacak küçük sürprizler sunabilirler.

Haftanın Karması:

1. Fernando San Emeterio - Caja Laboral: Haftanın en kritik maçında Caja Laboral Milano'yu deplasmanda devirirken, 18 sayı atmasının yanında 6 da asist yaptı ve takımının attığı 95 sayının 30-35'i civarında doğrudan rol oynadı. Zaten 30 index'le Euroleague onu haftanın MVP'si seçti.

2. Jordan Farmar - Anadolu Efes: Geçen haftaki yazıyı pas geçmeseydik Farmar'ı haftanın adamı seçerdim. Vefa borcumuzu böyle ödeyelim. 14 sayı, üçü hücum altı ribaund, dokuz asist. Artık kulaklarından ziyade asistleriyle de meşhur.

3. Rudy Fernandez - Real Madrid: Köşemizin onur konuğu Rudy, sezonun en iyi maçını Fenerbahçe Ülker deplasmanında çıkardı. 12'de sekiz saha içi isabetiyle 21 sayı, yanına da 5 asist, 3 top çalma. 30 index kolay gelmiyor tabi.

4. Nemanja Bjelica - Caja Laboral

5. Stephane Lasme - Panathinaikos: Dört sene önce Partizan'la harikalar yarattıktan sonra kapağı Maccabi'ye atan Lasme, son iki sezondur nerededir, kimlerdir, ne yer ne içer kimsenin haberi yoktu. Ta ki Panathinaikos onu karanlık dehlizlerden çekip çıkarana kadar. Artık nereden akıllarına geldiyse Lasme'yi takıma katan Panathinaikos'un, bu sezonki ilk sorunsuz galibiyetinde Gabonlu uzunun payı büyüktü. Attığı 13 sayının yanında 8 de ribaund alan Lasme, 25 index yaptı ve hem taraftarına hem de Euroleague Fantasycilere hayat verdi.

Haftanın Döküleni: Omar Cook - Emporio Armani vs. Caja Laboral (30 dakika, 3 sayı, 2 ribaund, 5 asist, 3 top çalma, 7 index)

Tamam, sayıdan sonraki haneler gayet göz doyurucu fakat 30 dakikada sadece 3 sayı? Anadolu Efes maçında da buna benzer bir performans ortaya koymasına rağmen o maçı kazanmışlardı. Ancak aynı yere iki kere yıldırım düşmez. 95 sayı yedikleri maçta hücumun bir elinden de o tutsaydı belki işler başka olabilirdi. Bu kritik maçta Cook gibi bir adamın ne yapmaya çalıştığını anlayan yok.

Haftanın Boşa Kürek Çekeni: Yannis Bouroussis - Emporio Armani vs. Caja Laboral (22 dakika, 22 sayı, 11 ribaund, 3 top kaybı, 27 index)

Aldığı ribaundların dördü de hücum ribaunduydu Bouroussis'in. Caja Laboral'e direnemeyen takımının en iyisiydi. Index reyting sezon ortalamasında da üçüncü sırada. Armani'deki ilk sezonunda beklentileri karşılayamayan Yunan uzun, bu sezon takımını ileriye taşıyacak adam konumunda. Ancak Zalgiris'in de potaya girmesiyle grupta işler öyle karıştı ki. Geçen sezon haricinde Top 16'yı hep son maçlarda kaçıran Armani'nin bahtına yine siyah günler düşerse Bouroussis sadece bu haftanın değil, normal sezonun boşa kürek çekeni olabilir.Öte yandan bu maç da ne bereketliymiş, bütün haftanın panoramasını ele geçirdi.

Bu maç kaçmaz: Fenerbahçe Ülker - Panathinaikos, 1 Kasım Perşembe, 20:00

Panathinaikos toparlanma sinyallerini bu hafta verdi. İlk maçta Real Madrid'e yenildikten sonra Cantu'yu çok zorlanarak yenen Pao, hafta sonu oynanan derbide de Olimpiakos'a içeride kaybetti. Hafta arasındaki kritik Union Olimpija maçını rahat kazanmaları bir nefes almalarını sağlayacak. O maçta ayrıca Lasme'yi de kazandılar. Güçlü Fenerbahçe Ülker uzunlarına karşı ellerinde yeni bir koz daha geçti böylece. Öte yandan Fenerbahçe pota altı da Real Madrid'e karşı evlere şenlikti, 14 hücum ribaundu verdiler. Real Madrid, Fenerbahçe Ülker'in cicim aylarını bitiren takım oldu. İstanbul'da ilk çeyrekte elde ettikleri farkı maç sonuna kadar taşıyıp sonuca gittiler ve grubun hakiminin kendileri olduğunu dosta düşmana ilan ettiler. Evet, Bo McCalebb sakatlığı dolayısıyla etkili oynayamamış olabilir ancak karşı tarafta da Sergio Llull hiç süre almadı. Batiste yokları oynadı. Geçen haftayı pas geçen Sato sadece dört sayı attı. Fenerbahçe Ülker bundan daha iyi olabilirdi.

Khimki'nin de bal yapmayan arı misali kıvranmasını göz önünde bulundurursak, gruptaki ikincilik mücadelesi Panathinaikos ile Fenerbahçe Ülker arasında geçecek. Bu bakımdan bu maç çok kritik. Final Four isteyen sarı lacivertliler bu tip maçları kaybetmemeli. Zira Panathinaikos'un Obradovic'le birlikte kaybettiği Batiste ve Sato zaten Fenerbahçe Ülker'in kadrosunda. Fenerbahçe Ülker bir daha takılmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder